Radyoterapi tedavisinde, yüksek enerjili X-ışınları kullanılarak kanser hücrelerinin öldürülmesi amaçlanır. Pankreas kanserinde radyoterapi tek başına veya sıklıkla kemoterapiyle eşzamanlı olarak cerrahi öncesi dönemde cerrahiyi kolaylaştırabilmek (neoadjuvan) yada cerrahi sonrası lokal kontrolü arttırabilmek amaçlarıyla (adjuvan) olarak kullanılmaktadır. Ameliyatla tümörün tam olarak çıkarılabildiği hastalarda kemoterapiye radyoterapinin eklenmesi her ne kadar bazı otörler tarafından tartışılmakta olsa da lokal hastalık yinelemelerinin %40-80 gibi yüksek bir orana sahip olması nedeniyle konuyla ilgili çoğu otorite lokal kontrolü arttırabilmek için radyoterapi uygulanması gerekliliğini savunmakta ve günlük pratiğin bir parçası olarak kullanmaktadır. Ancak, maalesef ameliyat olabilen hastalar tüm pankreas kanserli hastaların sadece %15-20 gibi küçük bir bölümünü oluşturmakta olup ameliyat olamayan hastaların genel kabul gören tedavi şekli radyoterapi ve kemoterapinin ardışık veya eşzamanlı olarak kullanılmasıdır. Radyoterapi ve kemoterapi eşzamanlı ve ilk tedavi olarak başlanabilir. Fakat, erken dönemde karaciğer, akciğer, vb metastazlarının ortaya çıkması önce 3-4 kür kemoterapi sonrasında kontrollerde metastaz görülmemesi durumunda eşzamanlı kemoterapi ve radyoterapi kullanılması da güncel ve sık kabul gören bir diğer tedavi yaklaşımıdır. Buradaki temel amaç, başlangıçta görülemeyen ancak zaman içerisinde belirginleşebilen metastatik odaklara sahip hastaları gereksiz ve uzun kemoradyoterapi uygulamalarından ve buna bağlı bazen şiddetli seyredebilen yan etkilerden kurtarmaktır.
Radyoterapinin bir diğer uygulanma şekli ise yaygın metastatik hastalarda sıklıkla kısa süreli palyatif radyoterapidir. Buradaki temel amaç daha çok ağrı, bulantı, kusma, kanama vb. gibi hasta hayat kalitesini olumsuz etkileyen semptomların azaltılması veya mümkünse tamamen ortadan kaldırılmasıdır.
Radyoterapinin pankreasın nöroendokrin tümörlerinin tedavisinde etkinliği henüz gösterilememiştir.
Yüksek dozdaki radyasyon hücreleri öldürebilir ya da bölünüp çoğalmalarını engelleyebilir. Kanser hücreleri normal hücrelere göre çok daha hızlı bölünüp çoğaldığından radyoterapi etkili olmaktadır. Normal hücreler de ışından etkilenebilmekle birlikte, bunların toparlanıp eski haline gelmeleri kanser hücrelerine göre çok daha kolay olmaktadır. “Planlama” denilen aşamada, doktorlar, hastalıklı dokuların en fazla, normal dokuların ise en az radyasyona maruz kalması için gerekli çizimleri yaparak tedaviyi yönlendirmektedir.
Pankreas kanserli hastalarda radyoterapi uygulaması genellikle dıştan yapılır. Tedavi merkezlerinde poliklinikte yapılan bir uygulama olup radyoterapi cihazları kullanılarak ışınların hastalıklı dokuya yönlendirilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Bu tip cihazların sıkça kullanılan tiplerinden biri “lineer akseleratör” olarak adlandırılır. Pankreasa uygulanan radyoterapinin planlamasında dikkat edilmesi gereken nokta, pankreasın komşuluğunda yer alan bağırsak, karaciğer ve böbrek gibi kritik organların tolerans dozlarının aşılmamasıdır. Bu nedenle RapidArc veya yoğunluk ayarlı radyoterapi ile lineer akseleratör veya cyberknife bazlı odaksal radyoterapi teknikleri kullanılabilmektedir.
Radyasyon Onkolojisi Bölümüne başvurduğunuzda muayeneniz ve tıbbi geçmişinizin alınmasından sonra doktorunuz eğer radyoterapi almanız gerektiğini düşünüyorsa planlama tomogrofisi denen özel bir planlamaya ihtiyaç duyacaktır. Bu tomografi üzerinde tedavi edilmesi gereken hedef volüm ve korunması gereken riskli organlar belirlendikten sonra dozimetrist ve radyasyon fizikçisi ile görüşerek ne kadar radyasyon dozuna ihtiyacınızın olduğunu ve bu dozun nasıl verileceğini, kaç seans süreceğini belirler. Bu genelde bir kaç gün sürer.
Tedaviniz süresince radyasyon onkologları özel bir ekip ile çalışır. Bu ekipte bulunabilecek elemanlar şunlardır:
Radyasyon fizikçisi: Cihazların doğru çalıştığını ve uygun dozda radyasyon verdiğini denetler
Dozimetrist: Tedavilerdeki seans sayıları ve sürelerini belirler
Radyoterapi hemşiresi: Tedavi süresince hemşirelik hizmetleri verir ve yan etkiler ile başa çıkmanıza yardımcı olur.
Radyoterapi teknisyeni: Tedavi öncesi hazırlığınızı yapar, tedavi cihazlarının çalışmasını ve tedavinin uygulanmasını sağlar.
Tedaviniz başladıktan sonra doktorunuz ve hemşireniz, tedaviye cevabınızı, genel durumunuzu ve olası yan etkileri takip eder. Bu genelde haftada bir yapılır ancak sıklık ihtiyacınıza göre değişebilir. Planlanmış tedavileri zamanında almanız önemlidir. Plandaki aksamalar tedavinin beklenen etkinliğini azaltabilir.
Radyoterapi genellikle haftada 5 gün olmak üzere toplam 5-6 hafta sürer. Palyatif tedavilerde bu süre 2-3 hafta olabilir. Dozların bu şekilde günlük olarak bölünmesi, normal dokuların ve hücrelerin korunması için yapılan bir uygulamadır. Hafta sonu verilen aralar, normal hücrelerin yenilenmesine fırsat verir.
Tedavi başlamadan önce giysilerinizi çıkarıp önlük giymeniz gerekebilir. Bu nedenle kolay değiştirebileceğiniz giysiler kullanmanızda fayda vardır.
Tedavi odasında, radyoterapi teknisyeni, tedavi alanını belirlemek için cildinize daha önceden işaretlenmiş çizgileri kullanır. Her seansta tedavi odasında 15 ila 30 dakika kalınmaktadır. Bu sürenin çoğu size doğru pozisyonun verilmesi ve kontrol filmlerinin çekilmesi için harcanmaktadır, radyasyon dozunun verilmesi ise 1 ila 5 dakikalık bir sürede gerçekleşmektedir. Eksternal radyoterapi alma işlemi, bir Röntgen filmi çekilme işlemindeki gibi ağrısızdır.
Işın alınırken hareketsiz olmanız, ışının doğru yönlendirilmesi için çok önemlidir. Nefes tutmanıza gerek yoktur, sadece normal soluk alıp vermeniz gerekir.
Radyoterapi teknisyeni, ışın verilmeden önce odadan ayrılır. Cihazlar, yakındaki küçük bir alandan kontrol edilir. Siz de bir monitör ya da pencere yoluyla izlenirsiniz. Bu sırada yalnız olsanız da, konuştuğunuzda sesiniz hoparlörden duyulabilir ve teknisyen sizinle iletişim kurabilir.
Radyoterapi cihazları oldukça büyüktür ve tedavi alanı etrafında değişik açılarda dönerken gürültü çıkarabilirler. Başlangıçta cihazların büyüklüğü ve gürültüsü ürkütücü gelebilir. Cihazların ilgili teknisyenlerce çalıştırıldığı ve düzgün çalışmalarının sürekli olarak kontrol edildiği unutulmamalıdır. Tedavi odası ya da cihazlarla ilgili olarak kafanıza takılabilecek soruları teknisyen ya da doktorunuza sorabilirsiniz.
Radyasyonu herhangi bir şekilde görmeniz, duymanız ya da hissetmeniz mümkün değildir. Tedavi seansında kendinizi çok kötü veya rahatsız hissederseniz derhal teknisyeni bilgilendiriniz. Gerekli durumlarda cihazların çalışması derhal durdurulabilmektedir.
Radyoterapinin yan etkileri hastadan hastaya çok değişkenlik gösterir. Tedavi süresince hiç yan etki görülmeyebilir ya da bunlar çok hafif olabilir. Bazen de çok daha ciddi yan etkiler ortaya çıkabilir. Genel sağlık durumunuz da yan etkilerin ortaya çıkıp çıkmayacağına ve ne şiddette olacağına etki eder. Tedaviniz başlamadan önce ilk muayenede doktorunuz size ortaya çıkabilecek yan etkilerin neler olabileceğini ve ne kadar sürebileceğini anlatacaktır.
Yan etkilerin iki ana alt grubu vardır: Akut ve kronik. Akut ya da kısa süreli yan etkiler tedavi bitimine yakın bir zamanda ortaya çıkar ve çoğunlukla bir kaç hafta içinde kaybolurlar. Kronik ya da uzun dönem yan etkiler ise aylar-yıllar içinde gelişir ve genellikle kalıcıdırlar.
En sık görülen yan etkiler, güçsüzlük ve iştah azalmasıdır. Ayrıca bulantı, kusma ve ishal görülebilecek diğer yan etkilerdedir. Yan etkilerin çok büyük kısmı zamanla ortadan kalkar. Ayrıca yarattıkları rahatsızlıkları azaltıcı bazı tedbirler de vardır. Şiddetli bir yan etki ortaya çıkarsa doktorunuz tedavinize bir süre ara verebilir ya da değişiklik yapabilir.